28 Ocak 2012 Cumartesi

A 380 Krizi

Yüzyılın en iddialı projelerinden biri olan Airbus A 380; 800 yolcuya kadar taşıyabilen, 2 katlı dev bir uçakla ticari havacılığın seyrini değiştirmeyi amaçlıyordu. Üretim sürecinde yaşanan gecikmelerle birçok sipariş iptali yüzünden zor zamanlar geçiren ve ilk teslimatı yaklaşık 2 yıl gecikmeli yapılabilen A 380, yeni bir kriz ile karşı karşıya.

Qantas Havayolları'nda bulunan bir A380'nin kanadında tespit edilen çatlakların en başta yaşadığı ciddi motor arızası sonucu olduğu düşünüldü. Ancak, A 380 kullanan diğer operatörlerden gelen  "kanatta çatlak" raporlarından sonra EASA ve Airbus konunun üstüne giderek acil bir AD yayınlandı (Amerika'da A 380 bulunmadığı için bu aşamada FAA devreye girmedi).

Airbus'a göre "kritik" olmayan bu çatlaklar, kanadın köşe kirişlerini tutan önemsiz parçalardı. Bunun yanında Avustralya'da A380 filosunun acilen yere indirilmesi üzerine baskılar artmakta. Ayrıca, havalimanlarına A 380 inen ülkeler de bu konuda acil bir açıklama talep etmekte. Şimdilik Airbus'ın operatörlere gönderdiği acil bir "inceleme" paketi bulunmakta:

1300 ile 1800 uçuş saykılı arasında olan A 380'ler için altı hafta içinde, az sayıda olan 1800 saykılın üzerindeki A 380'ler içinse dört gün içinde 24 saatlik özel bir inceleme uygulanması kararlaştırıldı. 



Bu durum en fazla Boeing'in işine yaradı denebilir. Zaten yeni bir tasarım ile risk almaktansa, kendini kanıtlamış B- 747 serisini satmaya çalışan Boeing'in elinde şimdi çok daha fazla koz var.




Kokpitte TouchScreen


Bugün bir ticari yolcu uçağının kokpitinde yaklaşık iki yüz kontrol düğmesi bulunmaktadır. Çeşitli renklerde, basmalı veya çevrilen bu düğmeler (push-button, rotary) ilk bakışta oldukça kafa karıştırıcı görünmektedir. Hatta, pilotlar için bile bazı durumlarda durumsal farkındalığın (situational awareness) yitirilmesine sebep olabilmektedir.


Otopilot ve iniş takımı kontrolleri gibi sık kullanılanları hariç tuttuğumuzda; az kullanılan düğmelerin (HF ayarları, ekran düzeni değiştirme gibi) kokpit ergonomisi için olumsuz bir etkisi olmaktadır. Ayrıca, sistem kontrol panelleri (elektrik, yakıt, hidrolik vb.) kokpitte hatırı sayılır bir yer kaplamakta, bakım maliyeti ve arızacılığı zorlaştırmaktadır. MFD'lerdeki fonksiyonlara ulaşmak için ayrı ayrı tuşlar konması da FMS veya EICAS gibi menüler arası geçişi zorlaştırmaktadır.





Touchscreen (dokunmatik) ekranlar sayesinde gösterge ergonomisinin temelinde yatan "sadece ihtiyaç olanı göster" uygulanmış olacak. Multi-Input Interactive Display Unit (MIDU) denilen yeni gösterge sistemlerinde, pilotların konfigüre edebileceği touchscreen ekranlar yavaş yavaş mekanik düğme ve anahtarların yerini alacak. Örneğin; elektirik sistem paneli sadece lazım olduğu zamanlarda touchscreen'e çağrılacak ve pilotlar ekran üzerinde müdahale edebilecekler.



Genel havacılık için tasarlanmış birçok model bulunsa da (Garmin GNT-650) tabi ki asıl büyük touchscreen modifikasyon projeleri ticari havacılık ile önümüzdeki yıllarda çok geniş bir pazar yaratacak. 


Düğmesiz çok işlevli ekranlardan (MFD) oluşan yeni nesil kokpitler




Daha ayrıntılı yazı için: Avionics Magazine, Ocak sayısı syf: 36-41